-EL-KUREYŞ SURESİ
Bu mübarek sûre, "Et-Tîn" sûresinden sonra Mekke-i Mükerreme\'de nazil olmuştur. Dört âyet-i kerîmeyi içermektedir. Kureyş kabilesinin eriştiği nimeti bildirdiği için kendisine bu isim verilmiştir. Maamafih kendisine "Lülâfi Kureyş" sûresi de denilir. Bundan evvelki Fİİ sûresi, Cenab-ı Hak\'kın Mekke ahâlisini muhafaza edip düşmanlarını helak etmiş olduğunu bildirdiği gibi bu sûrede de yine o ahâli hakkındaki diğer bir ilâhi nimeti bildirdiği için bu iki sûre arasında büyük bir münâsebet vardır.
1. Kureyş\'in -seyahate-
alıştırılmasından dolayı.
1. Bu mübarek sûre, Kureyş kavminin ticaret ve seyahat hususunda da ilâhi korumaya erişmiş olduklarından dolayı şükür vazifesini yerine getirerek Harem-i Şerifin kerim sahibi olan Cenab-ı Hak\'ka ibâdette bulunmakla mükellef olduklarını ihtar buyurmaktadır. Şöyle ki: Kureyş kabilesi hakkında Allâh - ü Teâlâ\'nın çeşitli nimetleri, himayeleri vardır. Bunlardan dolayı o kabilenin Hak Teâlâ\'ya şükretmeleri, ibâdet ve itaatte bulunmaları icabetmektedir. Kısaca: (Kureyş\'in) Ticaret için başka beldeye seyahate, gitmeye (ülfet ettirildiğinden dolayı...) tam bir emniyetle buna muvaffak oldukları için Hak Teâlâ\'ya şükür ve ibâdette bulunmalıdırlar.
2. Onların kış ve yaz seyahatine
alıştırılmış olmalarından dolayı...
2. Evet.. (Onların) O Kureyş kabilesinin (kış ve yaz seyahate) diledikleri beldeler seyahate ve gitmeye (ülfet ettirilmiş) buna dair kendilerine kolaylıklar ve muvaffakiyet ihsan buyrulmuş (oldukları için) öyle şükür ve kulluk vazifesini, yerine getirmeye devam etmelidirler.
3. Artık bu beytin -Kâbe-i
Muzzama\'nın- Rab\'bine ibadette bulunsunlar ki:
3. İşte onlar, böyle bir muvaffakiyete, korunmaya nail bulunmaktadırlar. (Artık) Bu nimetlerden dolayı (bu beytin) bu harem-i şerifin (Rab\'bine) sahibi olan Allâh-ü Teâlâ\'ya (ibâdette bulunsunlar) Allah\'ın birliğini tasdik ederek şükür vazifesini yerine getirmeye çalışsınlar, bir kere şunu da düşünsünler (ki:) o Kerem Sahibi Yaratıcı...
4. Onları açlıktan -kurtarıp
doyurdu ve onları korkudan emin kıldı.
4. (Onları) O Kureyş taifesini (açlıktan) kurtarıp nice nimetlere kavuşturmakla kendilerini (doyurdu.) ihtiyaçtan kurtardı (ve onları korkudan emin kıldı.) beldelerini bir güven yurdu kılarak ona suikastta bulunan Ebrehe gibi düşmanlarını kahr etti ve cezalandırdı. Artık bu kadar ilâhi korumaya ve lütuflara nail olan bir insanlık topluluğu için gerekir ki: O kerim, rahim Yaratıcısına ibâdette, şükürde bulunsun, Allah\'ın dinine aykırı hareketlerden son derece kaçınsın.
"Kureyş kabilesi" Nadr Ibn-i Kinânenin evlât ve torunlarıdır. Kinâne ise İsmail Aleyhisselâm\'ın oğullarından biridir. Bir hadis şerif şu mealdedir. Şüphe yok ki: Allâh-ü Teâlâ, Kinâney-i İsmail oğullarından istifa etmiş = seçmiştir. Kureyşten de Ben-i Haşim\'i çıkarmıştı. Haşim oğullarından da beni seçmiştir.
Kureyş lâfzı: Yâ Kirş lâfzından bir küçültme ismidir. Kirş ise denizlerde bulunan büyük bir canavardır ki: Gemilere saldırır, ateşten başka bir şey ile bertaraf edilemez. İşte Kureyş taifesine de fazlaca kuvvetli oldukları için bu ad verilmiştir. Yahut Kureyş tâbiri; kesb, kazanç mânâsına olan Kars lâfzından alınmıştır. Çünkü O taife, ticaret beldelere giderek kazançlar elde ederlerdi. Evet, deniliyor ki, Kureys taifesi, kıs vakti Yemen\'e gider oradan kokular, elbise gibi şeyleri satın alırlardı, yazın da Şam beldelerine gider, oradan da ziraî ürünleri alır, kendi beldelerine getirirlerdi.
Kureys taifesi, Harem-i Şerifin sakinleri oldukları için diğer Araplar; bunlara hürmet eder, saldırıda bulunmazlardı. Halbuki: O araplar kendi aralarında dâima mücadelede bulunurlar, birbirlerinin mallarını gasb ve yağmalarından geri durmazlardı. Velhâsıl: Bu Kureys taifesi, pek seçkin ve tam bir emniyete mazhar idiler. Artık onların Cenab-ı Hak\'ka şükretmeleri, özellikle içlerinden ortaya çıkarak bütün insanlık için en büyük bir ilâhî lütuf olan Resûl-İ Ekrem\'i tasdik, bütün emirlerine itaat etmeleri icabetmez mi idi?. İste Cenab-ı Hak, onları ibâdet ve itaate davet ediyor, Ne yazık ki: Onlardan bir çokları bu vazifelerini yerine getirmeye çalışmamış, bil\'akis Resûl-i Ekrem\'e, karsı muhalif cephe almışlardı. Hak T e âlâ Hazretleri cümlemize basiretler ihsan buyursun,
âmin.