EMİR SULTAN
Osmanlıların kuruluş devrinde Bursa'da yaşayan büyük
velî. İsmi Muhammed, lakabı Şemsüddîn'dir. Babasının adı Ali'dir. 1368 (H.770)
senesinde Buhârâ'da doğdu. Soyu, Peygamber efendimize dayanır. Ona, Buhârâ'da
doğduğu için Muhammed Buhârî, Seyyid olduğu için Emîr Buhârî, Yıldırım Bâyezîd
Hanın dâmâdı olduktan sonra da Emîr Sultan denilmiştir.
Emîr Külâl ismiyle tanınan babası geçimini çömlekçilikle
sağlayan bir velî idi. Buhârâ'da sevilir ve duâsını almak için kendisine sık sık
başvurulurdu. Nakşibendiyye tarîkatının Nurbahşiye koluna mensuptu. Emîr Külâl
oğlunu yetiştirmek için büyük gayret gösterdi. Onu sağlam bilgi ve ahlâk
temelleri üzerinde yetiştirmeye çalışan Emîr Külâl, oğluna, bir mesleğe sâhib
olması için, çömlekçiliği de öğretti. Emîr Sultan küçük yaşta annesini kaybetti
ve öksüz kaldı. Babası onun annesizliğini aratmayacak ölçüde ona yaklaştı ve
sevgi bağı kurdu. Babasının ona sık sık verdiği nasîhatlardan biri şöyle
idi:
"Ey oğlum! Peygamber efendimizi,
babandan, anandan daha fazla sevmelisin. Soyunla öğünmemelisin, ağzından hiç
yalan çıkmamalı. Her günü ömrünün son günüymüş gibi tamamlamaya çalışmalısın.
İlim öğrenmekte aslâ erinip üşenmemelisin. Ak sakallı da olsan, düşmanla cihâdı
bırakmamalısın. Selâm vermeden hiç bir topluluğa girmemelisin. Nikâhsız bir
kadınla oturmamalısın. Kur'ân-ı kerîm rehberin, hadîs-i şerîfler ise yol
göstericin olacaktır.
Ey oğlum! Hayat
her yönü ile senin için bir mekteptir. Hayıra koş, kötülükten kaç. En büyük
silâhın, Allahü teâlâya ettiğin duândır. Bunu aslâ unutma!"