• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Üyelik Girişi
M. Zühdü Bilgi Hattı
Site Haritası
Takvim
Muhammed Zühdü(KS)

Tasavvuf Ahlâkı

 TASAVVUF AHLÂKI

GÜZEL AHLÂK - 1Muhlis SÂFΠ   

        Abdullah İbni Mes'ud (ra) çok iltifat-ı ilâhiyyeye mazhar oldukları halde, Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz Hazretlerinin: "Allahım! Beni güzel yarattığın gibi, ahlâkımı da güzelleştir" diye dua ettiğini bildirir.
            Yine Efendimiz (sav) buyurur: “Mü'minlerin en faziletlisi ahlâkı en güzel olanıdır.”  İnsan-ı Kâmil, o mü'mindir ki, güzel ahlâk sahibi olup ve ehline lûtfu ziyâde olandır.”  Güzel ahlâk hatayı giderir, suyun kiri giderdiği gibi. Kötü ahlâk da ameli bozar, sirkenin balı bozduğu gibi.”
            Hazreti Âişe radıyallahu anhâ'dan; Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz:
            -Ya Âişe kim ki rıfk, mülâyemet ve itidalden nasibini almış ise dünyanın da âhiretin de en hayırlı metaına nail olmuş demektir. Kim ki rıfk, mülâyemet ve itidalden mahrum kalmış ise, dünyanın da âhiretin de en hayırlı metaından mahrum kalmış demektir.
            Rasûl-ü Ekrem Efendimize soruldu: Amellerin hangisi daha faziletlidir?Güzel ahlâk”, buyurdular.
            Yine soruldu: İmân bakımından mü'minlerin hangisi daha faziletlidir?  Ahlâkça en güzel olanlar.”
            Yine soruldu: Kula verilen şeyin en hayırlısı nedir? Güzel ahlâktır”, buyurdular.
            Rasûl-ü Ekrem (sav) buyurdular: Kıyâmet günü ameller tartılırken teraziye ilk konacak şey güzel ahlâk ve cömertliktir.”
            Rasûl-ü Ekrem Efendimize:
            -Bir kadın vardır ki, gündüz oruç tutar, geceleri de devamlı namaz kılar, fakat komşuları ile geçinmez, onlara eziyet eder.
            Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdular:
            -Onda hayır yoktur; o, cehennem ehlindendir.
            Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz buyurdular:
            -Hâlîm (yumuşak) ahlâklı olanlar dünyada ve âhirette büyük ve muhteremdirler.
            Rasûl-ü Ekrem (sav) Efendimiz, Enes b. Mâlik radıyallahu anh'a hitaben:
            -Oğulcağızım, sen kalbinde hiç kimseye karşı kin ve düşmanlık beslemeden bulunmağa, güç yetirebildiğin sürece öyle yapmağa devam et (Tirmizi, ilim) buyurdu. Sonra tekrar:
            -İmândan sonra aklın başı, halkla güzel geçinmektir, halkı sevmek onlarla kaynaşıp, gerektiğinde danışmaktır. Çünkü danışanın işi rast gider, kendi fikriyle hareket edenin sonu iflâstır.
            Abdülkâdir Geylânî (ks), güzel ahlâklı Allah dostlarını şöyle tarif etmektedir:
            “Allah dostlarının tavırları ne şaşılacak şeydir. Halleri ne kadar da güzeldir. Allahü Teâlâ hazretlerinden kendilerine gelen her şey güzeldir. Allah Teâlâ onları marifetullah üsaresi ile sulamış, kendi lûtfunun hücresinde uyutmuş, bizzat kendisi ile ünsiyet ettirmiştir. Hiç şüphe yok ki onların Allah ile beraber bulunmaları ve ondan başka her şeyden alakalarını kesmeleri, elbette güzel olacaktır. Onlar, Allah'ın huzurunda, ona layık olmayan hiç bir harekete tevessül etmezler. Kendilerini bir heybet sarmıştır. Allah diler kendilerini diriltir, ayağa kaldırır ihya eder, uyandırır. Onlar Allah'ın huzurunda tıpkı mağaralarındaki ashâb-ı kehf gibidirler.”                                                                                        
Gerçekten Allah'ın emrine boyun eğen bütün erkek ve kadınlar (gereği üzere Allah'ı ve peygamberi tasdik eden) mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, ibâdete devam eden erkek ve kadınlar, (iş ve sözlerinde) sâdık erkekler ve kadınlar, sabreden erkekler ve kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve kadınlar; çok zikreden erkekler ve kadınlar, var ya, Allah bunlara bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır. (Ahzâb, 35)
            Rasûl-ü Ekrem (sav) Efendimiz buyurur:
İnsana verilen şeylerin hayırlısı güzel huydur.”  İktisat, yani tutumlu olmak, dirlik ve düzenli olmanın yarısı; güzel huy da dinin yarısıdır.”Allah'a imândan sonra, aklın baş (da gelen anlayış)ı utanma ve güzel huydur.Kimin huyu kötü olursa, kendini azaba uğratır, kimin kalbinde üzüntüsü çoğalırsa vücudu hasta olur. Kim bir takım adamlarla münakaşaya tutuşur, çekişirse kerâmeti gider. İnsanlığı (nın derecesi) düşer.               Rasûl-ü Ekrem (sav) Efendimiz hazretleri, Hz. Muaz radıyallahu anh'a şöyle tavsiyelerde bulunmuştur:
            “Ya Muaz! Sana takvâyı, doğru sözlülüğü, ahde vefayı, emaneti yerine getirmeyi, hıyaneti bırakmayı, anlaşmayı muhafaza etmeyi, yetime şefkat göstermeyi, yumuşak huylu olmayı, selâmı yaymayı, güzel muameleyi, emelleri azaltıp, amellere dönmeyi, imâna sarılmayı, Kur'ân'ı inceden inceye anlamağa çalışmayı, ahireti sevmeyi, hesaptan korkmayı, şefkatli ve merhametli olmayı tavsiye ederim. Yumuşak başlı kimselere sövmekten doğru adamı yalanlamaktan, günahlara tama etmekten, âdil devlet adamlarına karşı gelmekten, yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaktan sakın. Sana tenhada kalabalıkta, her yerde Allah'dan korkmayı tavsiye ederim. Her günahtan sonra tövbe etmeğe bak. Sır, sır olarak, alenî olan da öylece gizli tutulmalıdır. Bunlar, Allah'ın kullarına öğrettiği âdâbdır. Allah kullarını iyi ahlâka ve güzel âdâba çağırır.”
 Şeyh Salih Ebu Zür'a b. el-Hafız Ebi'l-Fadl Muhammed b. Tâhir el-Makdisi Âişe radıyallahu anhâ'dan şu hadis-i şerifi nakleder: “Mekârim-i ahlâk ondur; Babada bulunur, oğlunda bulunmaz. Oğlunda olur, babasında olmaz. Kölede olur, efendisinde olmaz. Allah Teâlâ saâdet murad ettiği kimselere onu taksim etmiştir. Onlar da:
          Doğru sözlülük, Ümidsizlik halinde bile doğruluk, Komşusu ve arkadaşı aç iken karnını doyurmamak, onları da düşünmek, İsteyene vermek, İyiliğe iyilikle mukabele, Emâneti korumak, Sıla-ı rahm yapmak,  Arkadaşının kusurlarını örtmek,  Misafiri ağırlamak… ve hepsinin başı hayâ.” (Muvatta, Kelâm 17; İbn Hanbel, II/177)
          Enes radıyallahu anh rivayeti ile:
          Seyyidü'l-Beşer (sav) ‘in mâiyetindeydim. Üzerinde kenarı kalın bir elbise vardı. Bir bedevi onun ridâsını öyle şiddetle çekti ki, o elbisenin kenarı onun mübarek boynu tarafında iz bıraktı,  sonra şöyle dedi:
           -Ya Muhammed (sav). Benim şu iki deveme nezdindeki Allah'ın malından erzak yükle. Çünkü benim için ne kendi malından ne de babanın malından (erzak) yükleyecek değilsin.
          Rasûl-ü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem biraz sükût ettikten sonra buyurdu ki:
          -Mal Allah'ın malıdır. Ben de onun kuluyum. Sonra şöyle buyurdu:
          -Ey Arabi! Bana yaptığın bu şeyin tıpkısı ceza olarak hakkında tatbik edilsin mi?
          Bedevi:
          -Hayır çünkü sen kötülüğe, kötülükle mukabele etmezsin.
          Bu cevap karşısında, Peygamberimiz (sav) efendimiz güldü. Sonra onun bir devesine arpa, bir devesine de hurma yükletilmesini emretti.
           Hazreti Âişe radıyallahu anhâ buyurur ki:
          Rasûl-ü Ekrem (sav)  şahsan uğradığı bir haksızlığa, zulme karşı intikam almazdı. Meğerki o kötülük Allah'ın ve halkın haklarına tecavüz mahiyetinde olsun. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, hiç bir hizmetçiyi, hiç bir kadını dövmemiştir.
Huzûr-u saâdete gelen bir zât, Rasûl-ü Ekrem (sav) Efendimiz hazretlerinin heybetinden titremiştir. Bunun üzerine Mefharı mevcudat efendimiz:
          -Korkma! Müsterih ol! Çünkü ben bir hükümdar değilim. Ben ancak kadit (kurutulmuş et) yiyen Kureyş'den bir kadının oğluyum buyurarak onu sükûna davet etmiştir.
          Bir hadis-i şerifte buyrulmuştur:
          Malumun olmayan kimseye hilm edib, sana zulm edeni afvedib, seni mahrum edeni îtâ edib ve senden munkatı olan zatı sen ziyaret edesin. Yani bu ef'aldir.” (Taberânî, Bezzaz)
          Enes b. Mâlik radıyallahu anh buyurur:
           İnsan güzel ahlâk sayesinde, cennetin âli derecelerine yükselebilir. Buna karşılık ibâdeti çok olsa da, kötü huyu sebebiyle, cehennemin derinliklerine yuvarlanabilir.
Vehb b. Münebbih buyurur:
          Kötü huylu insan, kırılmış saksı gibidir. Ne saksıdır, ne de çamur.
          Cüneyd-i Bağdâdî kuddise sirruh buyurur:
Kişinin ilmi ve ameli az olsa da dört şey onu üstün mevkilere yükseltebilir. Bunlar da: Hilm, Tevazu, Cömertlik ve Güzel Ahlaktır.
          Yahya b. Muaz-ı Râzi buyurur:
Kötü huy öyle bir günahtır ki, onunla beraber işlenen çok iyilikler menfaat vermez ve güzel ahlâk öyle bir iyiliktir ki, onun sayesinde, günahların birçoğu zarar vermez.Kettâni kuddise sirruh buyurur:
           Tasavvuf dediğin ahlaktır, ahlâkını güzelleştirip arıtan, tasavvufunu arıtmış olur. 
Güzel ahlâk, peygamberin sıfatı ve sıddîkların en makbûl amellerindendir. Aslında güzel ahlâk, imânın yarısıdır. Takvâ sahiplerinin mücâhedelerinin meyvesidir. İbâdet edenlerin riyazetidir.
   Kötü huy ise, öldürücü bir zehir, insan beynini kemiren bir tehlike, açık bir zillet, bir rezâlettir. Allah’tan uzaklaştıran bir pislik ve sahibini şeytan yoluna iten bir kötülüktür. İyi ahlâk, kalben cennet nimetlerine açılan ve Rahman'a yaklaştıran bir kapı olduğu gibi, kötü huy da kalpleri saracak olan ve Allahü Teâlâ'nın yaktığı cehennem ateşine açılan bir kapıdır. Kötü huy, nefsin hastalığı ve kalbin marazıdır. Şu var ki, bedenî hastalıklar maddî hayatı yok eder, kalbî hastalıklar ise ebedî hayatı mahveder.
          Fâni dünya hayatını sona erdirecek olan cismâni hastalıklardan korunmak için ilâç terkiplerini öğrenmekle tabiplerin şiddetle dikkat ve itina göstermeleri gerekliği gibi, ebedî hayatı mahvedecek olan kalp hastalıklarını tedâvi edecek ilâç terkibini öğrenmenin daha mühim olduğu meydandadır. Tıbbın bu kısmını öğrenmek her akıl sahibine borçtur. Zira hastalıklardan salim bir kalp düşünülemez. Tedâvi cihetine gidilmez ve kendi başına terk edilirse yığılır, dertler çoğalır ve sahibine galebe çalarak onu çökertir. İnsan önce bu hastalıkların menşe'ini, nereden meydana geldiklerini bilmeğe, yani teşhis, sonra da izâlesi için ilâç aramağa muhtaçtır.
          "Kendini arıtan saadete ermiştir" (Şems, 9) âyetinden muradı budur. Kalbi ihmaline gelince
          "Onu fenalıklara gömen kimse de ziyana uğramıştır."(Şems, 10)
NOT:  Bu yazı Altınoluk dergisinin Kasım 1998 tarihli sayısından ve Sadık DÂNÂ’ nın kitaplarından kısaltılarak derlenmiştir.

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi16
Bugün Toplam88
Toplam Ziyaret492802
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.425434.5633
Euro36.250536.3957
Hava Durumu
Saat
Kur'an Radyo
RİSALET RADYO
Diyanet Risalet Radyo
KABE TV CANLI
RECEPLİ
BAĞIŞ KABULÜ HS. NO.

 Manisa İl, İlçe ve Köyleri
Dayanışma Derneği
 

TÜRKİYE FİNANS KATILIM 
BANKASI

MANİSA ŞUBESİ 

HESAP NO

962136-1

IBAN NO

TR090020600064
009621360001

M. ZÜHDÜ CAMİİ
www.muhammedzuhdu.org