MUHAMMED ZÜHDÜ EFENDİ K.S. (1882 – 1962) Hafız Mehmet, dini ilimleri tahsil etme konusunda isteklidir. O devirde dini ilimlerin tahsil edildiği yerler, medreselerdir. Hafız Mehmet, Recepli Köyünde yaptığı bu ilk tahsilinden sonra Bergama Karacaahmed Medresesi, bir diğer ismiyle Kulaksız Camii Medresesinde okumak üzere Bergama’ya gider. Kulaksız Camii Medresesinde dersler başlayalı epey olmuştur. Sofu Hoca’ nın anlattıklarını hafızasına bir bir kaydeder. Bir gün Sofu Hoca, Arapça dersinde talebelere bir soru sorar. Sorduğu bu soruya cevap alamaz. Mehmed Efendi medreseye yeni geldiği için ona sormak istemez. Sofu Hoca, sorduğu bu soruya talebelerden cevap alamayınca, sorunun cevabını, kendisi tafsilatlı bir şekilde talebelere anlatır. Aradan birkaç gün geçer. Daha önce sorduğu ve cevabını ayrıntılı bir şekilde anlattığı konuyu, talebelere tekrar sorar. Sınıftan yine ses seda çıkmaz. Kimse söz almak istemez. Bunun üzerine Sofu Hoca yeni geldiği için cevabını bilmez düşüncesiyle Hafız Mehmet Efendi'ye dönerek : Bergama Karacaahmed Medresesinde 18 yaşına kadar okuyup belli bir ilmi seviyeye gelince, daha yüksek bir seviyede ilim tahsilini arzu etmektedir. Bu amaçla arayışlar içinde köyüne geri döner. İlim tahsil etmek maksadıyla yola çıkan kimse için Rasulullah (a.s) Efendimiz buyuruyor ki: "İlim talebi için yola çıkan kimse dönünceye kadar Allah yolundadır." (Tirmizi, İlim2; İbn-ü Mace, Mukaddime17) Medrese tahsili bitince, o zaman için yüksek tahsil sayılan bu talebelik hayatının sonunda diploma yerine geçen bir icazetname töreni yapılır. Camide yapılan icazetname töreniyle o dönem o bölgede bulunan medrese hocalarının ve halkın katılımıyla kendisine icazetname verilir. Hocaları onun orada kalmasını ve medresede müderris olarak hizmet vermesini istemektedirler. Kadınhanı halkı da onu çok sevmiş, hürmet beslemiştir. Ama Mehmet Efendi memleketinden ayrılalı uzun süre olduğu için geri dönmek istemektedir. Kendisine orada kalma teklifi yapan hocalarına: Kadınhanı halkı Mehmet Efendi'nin kalması için uzun süre çaba gösterirler ama onu razı edemezler. Onu uğurlamak üzere tren istasyonuna gelirler. Büyük, küçük herkes onu uğurlamak üzere istasyondadır. Ayrılıkların verdiği hüzün istasyonu kaplamıştır. Herkesin gözü yaşlıdır. Hocası Hacı İsmail Efendi O’na: O’da hocasına: Kadınhanı'nda geçen yılları, onu daha de olgunlaştırmış, ilminin artmasına vesile olmuştur. Hocası Hacı İsmail Efendi üzerinde derin bir etki bırakmıştı. Uzun yıllar sonra Kadınhanı İlçesinde askerliğini yapan, Manisa'nın Seklik Köyünden Hacı Ali isimli şahıs bunu şöyle anlatıyor : Konya'nın Kadınhanı ilçesinde askerlik yaptım. Mehmet Efendi'nin tahsilini yaptığı medreseyi bir Cuma günü ziyaret ettim. O gün orada halk toplanmıştı. Bir merasim yapılıyordu. Orada birisi bana Kadınhanı'nda fıkıh, hadis, tefsir okuyarak geçen ve icazetname almak suretiyle noktalanan bu yıllardan sonra Mehmet Efendi Manisa'ya Kilim Hanı'na gelmiştir. 15 gün bu handa kitaplarını almak için bekler. Köylü haberini almıştır. Mehmet Efendi'yi götürmek isterler. Mehmet Efendi şâşaa ve debdebeyi sevmediği, daima sâdelikten yana olduğu için, böyle töreni andıran bir tarzda gitmek istemez. Fakat köylüler dinlemezler, ısrar ederler. İtirazının fayda vermediğini gören Mehmet Efendi, sonunda köylülerle dönmeye razı olur. Beraber yola çıkarlar. Asmacık Köyüne yaklaştıklarında, Mehmet Efendi, uzaktan köy camisinin değiştiğini görür. Köylüler camiyi Bulgar ustalara yaptırdıklarını söylerler. Daha sonra köylüler bu caminin yanına çocukların okutulması için bir bölüm yaparlar. Mehmet Efendi 16 sene boyunca burada talebe okutur. Yuntdağı’ nın bir çok köyünden talebeler gelip burada okumuşlardır. Günümüzde Mehmet Efendi'ye talebelik yapmış veya onun talebesinin talebesi olmuş bir çok kişi vardır. O, bu şekilde 16 yıl boyunca dini ilimlerin yayılması için kendi hissesine düşen gayreti fazlasıyla göstermiş, Konya'da bir medresede müderris olarak ders verme imkanı varken, kendi memleketinde insanlara faydalı olmayı, talebeler yetiştirmeyi gaye edinmiştir. Bu gün Yuntdağı' nın bazı köylerinde hafızların sayısının çok olmasının, dini tahsilin yaygın olmasının sebeplerinden biri de, Mehmet Efendi'nin o yıllarda gösterdiği bu gayretlerin bir sonucudur. Mehmet Efendi, 1925 yılına kadar Asmacık Köyünde, köylüler tarafından yaptırılan medresede talebe okuttu. 1925 yılında köylülerle arasında çıkan bir anlaşmazlık neticesinde Recepli köyüne göç etti. Recepli Köyünde talebe okutmaya devam etti. Fakat köyde talebe okutmaya uygun bir yer olmadığı için, talebeleri kendi evinde okutmuştur. Mehmed Efendi’nin ömrünün önemli bir kısmı Recepli Köyündeki mütevâzi evinin, küçük odasında geçmiştir. O oda öyle bir odadır ki, yemek orada pişirilir, gelen misafirleri ağırlamak için sofra orada kurulur, evin küçükleri o odada oynarlar ve Mehmed Efendi’ nin Cenâb-ı Hâk ile kurbet (yakınlık) tesis ettiği seccadesi de aynı odanın bir kenarındadır. İbadetini orada yapar, gelen misafire orada nasihat ederdi. Bütün gün boyunca yaramazlık yapan çocuklarda dahil olmak üzere, hiç kimseye kızmaz, darılmaz, hep tebessüm eder, hoş görürdü. Adeta “yaratılanı hoş gör, yaratandan ötürü” diyen Yunus Emre misali âile efradına kızmaz, çocukları azarlamaz, gördüğü yanlışları yumuşak bir dille uyarırdı. Tuvalete her gittiğinde elbisesini değiştirir, necasete dikkat ederdi. Tam manası ile gönül temizliğine ulaşmanın, bedeni ve elbiseyi necasetten sakınmakla ve temizlemekle olacağını göstermek isterdi sanki…
MANİSA İLİ YUNUSEMRE İLÇESİ RECEPLİ (KÖYÜ) MAHALLESİ
|
366 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |