"Biz sana apaçık bir fetih ve zafer sağladık. (el-Feth)
Rasûlüllah (s.a.s.), Mekke'ye girmeden önce, "Zî Tuvâ" denilen yerde durdu. Ordusunu dört kısma ayırıp her birinin gireceği yerleri tâyin etti. "Sakın savaşa girmeyin, saldırıya uğrayıp mecbûr kalmadıkça kan dökmeyin..." diye tenbihte bulundu.
Sekiz yıl önce, yurdundan üç kişilik bir kafile ile nasıl ayrılmıştı, şimdi nasıl bir ihtişâmla dönüyordu. Rasûlüllah (s.a.s.) devesinin üstünde bütün bunları düşünüyor, mağrûr bir fâtih gibi değil, son derece mütevâzi bir halde, başı secde eder gibi, devenin boynuna yapışmış, tesbih, tehlil ve duâ ile, Cenâb-ı Hakk'ın sonsuz lütuflarına şükrederek ilerliyordu.
Milâdî takvime göre bir yılın daha sonuna geldik. Maddî ve manevi kazanç, ya da kayıplarla dolu olan koskoca bir yıl daha ömür takviminden yaprak yaprak kopup hızla uçup gitti. Bizler ömür ağacımızdan kopup giden bu yaprakların (koskoca bir yılın) muhasebesini yapmalıyız.Aslında bu muhasebe işlemini yıl sonlarında değil her günün akşamında ben bu gün ne yaptım diye günlük hesap çıkarmalıyız. Günlük yaptığımız işleri hatırlayıp önce; kendim için, milletim için, ülkem için yani dünyalık ve ûkbalık neler yaptım deyip mukayese yapmalıyız.
Bu hususta Yüce Rabbimiz bir âyet-i Kerime’de meâlen şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun. Herkes yarın (kıyamet günü) için önden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’tan korkun. Çünkü Allah, ne yaparsanız hakkıyla haberdardır.” (Haşir 18)
05 Aralık Pazartesi günü Muharrem ayının 10. günü yani aşure günü.... Hz. Peygamber, Aşûre günü oruç tutmayı teşvik etti ve şöyle buyurdu: “Aşûre günü orucunun, bir önceki yılın günahlarına keffaret olmasını Allah’tan umarım.” (Tirmizi, Savm, 48; III, 126)