REBÎÜLEVVEL AYI ربيع الاوّل
HZ MUHAMMED SAV DOĞDUĞU_ HİCRET_ VEFAT AYIKamerî yılın saferden sonra gelen üçüncü ayına rebîü’l-evvel (birinci rebî‘), dördüncü ayına da rebîü’l-âhir (sonuncu rebî‘) veya rebîü’s-sânî (ikinci rebî‘) denir.
Sözlükte “bahar, bahar yağmuru, bolluk ve bereket” gibi anlamlara gelen rebî‘ Arapça’da hem ay hem de mevsim adı olarak kullanılır. Bu kelimenin “bir yerde ikamet etmek, bahar mevsiminde bir yerde konaklamak; bahar evi, mahalle, yurt” mânalarındaki “rba” kökünden türediği ileri sürülmektedir.
Araplar’ın havanın mutedil, su ve otun bol olduğu bu aylarda bir yerde konaklayıp hayvanlarını otlatmaları sebebiyle söz konusu iki aya bu adların verildiği ve bu ayların o zamanlar “rebî‘” diye adlandırılan güz mevsimine rastladığı nakledilir.
Hz. Muhammed (s.a.s.) Milâddan sonra 571 senesi, Fil Yılı’nda, 12 Rebiülevvel (20 Nisan) pazartesi gecesi sabaha karşı, Mekke’nin doğusunda bulunan “Hâşimoğulları Mahallesi”nde, babasından kendisine mirâs kalan evde doğdu. Arapların takvim başı olarak kullandıkları “Fil Vak’ası”, Peygamberimiz (s.a.s.)’in doğumundan 52 gün kadar önce olmuştu.
Abdülmuttalib, torununun doğumu şerefine verdiği ziyâfette çocuğun adını soranlara:
“Muhammed adını verdim. Dilerim ki, gökte Hakk, yeryüzünde halk, O’nu hayırla yâdetsinler…” cevâbını verdi.
Annesi de “Ahmed” dedi. (Muhammed, üstünlük ve meziyetleri anılarak çok çok övülüp senâ edilen; Ahmed de Cenab-ı Hakk’ı yüce sıfatları ile öven, hamdeden kimse demektir.İslâm târihçileri, Peygamberimiz (s.a.s.)’in doğduğu gece bir takım olağanüstü olayların meydana geldiğini naklederler. O gece İran Kisrâsı (Hükümdarı)’nın Medâyin şehrindeki sarayının 14 sütûnu yıkılmış,
AHMEDİ MÜŞTAKİ KS. HAZRETLERİ HOCAMIZ, EFENDİMİZ, KIYMETLİ BÜYÜĞÜMÜZ SEVENLERİ VE TALEBELERİ TARAFINDAN DARÜL BEKAYA UĞURLANDI. O, ÇOK MÜBAREK BİR ZAATTI, SÜREKLİ ZİKİRLE FİKİRLE VAKTİNİ GEÇİRİRDİ.
İNSANLARI DAİMA HAK'KA CC. VE RASÜLÜ'NE (HZ MUHAMMED MUSTAFA SAV) EMİRLERİNE UYRARAK, İYİLİK VE GÜZELLİĞE DAVET EDEN, BİR ÇOK CAMİİ, TÜRBE, YOL, ÇEŞME YAPTIRILMASINA VESİLE OLAN SOSYAL DAYANIŞMA VE BİRLİKTELİĞE SEVK EDEN MÜNEVVER BİR İNSANDI.
Âlimin ölümü, âlemin ölümü gibidir.
Zira âlimler vahyi kendilerine kılavuz edinen Peygamberlerin varisleridir.
İnsanları hak ve hakikate yönlendirmek için ömrünü adamış, rehberimiz Serdarul Evliya Ser Halîfeti Gavsul Alâ Ahmedi Müştaki Hazretleri bu sabah hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Mevla CC rahmet eylesin.
Başımız sağolsun.
Cenaze namazı BUGUN saat 18.30 da Recepli Muhammed Zühdü Külliyemizde kılınacaktir
Bir buhran düşünün, anayı analık hasletin de ayırmış, yuvasına ihanet ettirmiş, ciğerparesi olan yavrusunu sokağa attırmış...
Bir buhran düşünün babayı babalık vazifesinden aile resiliği otoritesinden ve mesuliyet hissinden mahrum bırakmış, babaya yavrusunu , yuvasını unutturmuş, yolunu meyhaneye çavirmiş, nafakasını kumara yedirmiş...
Bir buhran düşünün, kazançtan bereketi, insandan fazileti, kadından haya ve iffeti, komşudan komşuluğu, hakimden adaleti, gönüllerden samimiyeti kaldırmış....
Şimdi de insanlardan vicdan ve kuranı sökmek için muhasaraya başlamış, ahlâkımızı ve milli değerlerimizi yok etmeye çalışmaktadır...