Sahih kaynaklarda zikredildiğine göre;
Bu gün,
Hz. Ademin dünya yüzüne indirilmesine sebep olan hatası için tövbesinin kabul edildiği,
Hz. Nuh’un gemisinin Cudi dağına oturduğu,
Hz. Yunus’un balığın karnından kurtulduğu,
Hz. Musa ve Hz. İsa’nın doğduğu,
Hz. Musa’nın ve kavminin Firavunun zulmünden kurtulduğu,
Hz. Yakup’un oğlu Hz. Yusuf’a kavuştuğu gündür.
Bu sebeple Aşure günü bütün dinlerde ve en son din İslam Dininde önemli bir yere sahiptir.
Hz Peygamberimiz, muharremin onuncu günü hem kendisi oruç tutmuş hem de o gün oruç tutmalarını ashâbına tavsiye etmiştir.
üslümanlar için bir dönüm noktası olan hicret, tarihte yeni bir sayfa açmıştır.
Hz. Ömer’in halifeliği döneminde hicretin gerçekleştiği gün, Hz. Ali’nin teklifiyle hicrî takvimin başlangıcı sayılmıştır. O günden itibaren de İslam âleminde
1 Muharrem hicrî takvimin başlangıcı olarak kabul görmüştür.
Müslümanlar için bir milat olan hicret; Allah’a ve O’nun Kutlu Elçisi Rahmet Peygamberine gönülden bağlılığın bir ifadesi; hakka, hakikate, ilme, irfana ve medeniyete yapılan yolculuktur.
Hicret, Allah rızası için; anadan, babadan, evlattan, yardan, diyardan, maldan, mülkten hatta candan vazgeçmenin ibretli ve meşakkatli bir öyküsü; Yüce dinimizin rahmet yüklü mesajlarını bütün insanlığa ulaştırmak için çıkılan kutlu yolculuğun adıdır.
Öyle ki tebliğ hicreti doğurmuş, hicret ise tebliği yoğurmuştur. Kısaca hicret Müslümanlar için bir milattır.
Hicret, Allah yolunda fedakârlığın, yardımlaşmanın kardeşliğin zirvesidir..
30 Temmuz Cumartesi
Hicri Yılbaşı 2022 günü Hicri yılbaşımızdır.
“Bayramlar Müslüman olma bilincimizi tazeleyen, millet olma irademizi canlı tutan, kardeşlik ve dostluk duygularımızı artıran rahmet, bereket dolu günlerdir. Bu günlere bizleri kavuşturan Allah’ımıza sonsuz şükürler olsun.
Müslümanlar için bu bayramlar; imanı, ibadeti ve tarihi bir sevinç atmosferinde buluşturan ve bu sevinci sonsuzluğa taşıyan önemli zaman dilimleridir.
Ramazan Bayramımız, her yıl bizlere yüce kitabımız Kur'an- Kerim'in nazil oluşunu ve İslâm'ın doğuşunu yaşatırken,
Kurban Bayramımız, Hz. Muhammed'den, üç ilâhî dinin kendisinde buluştuğu Hz. İbrahim'e uzanan yüce tarihe can verir.
Bu mübarek sürenin nüzul sebebi hakkında şöyle deniliyor.
1. Resül-i Ekrem, S al I ali âh- ü Aleyhivessellem Efendimizin muhterem oğlu Hz. Kasım vefat edince "As Ibni Vâil" demiş ki: Muhammed'in -Aleyhisselâm- artık nesli kesildi, kendisini anacak evlâdı kalmadı.
2. Bir takım Mekke müşrikleri, Resül-i Ekrem'in erkek evlâdının vefat ettiğini görünce: Onun nesli kesildi, kendisi, Ebter = anılmadan mahrum kaldı, demişlerdi. O müşrikler, erkek evlâd sahibi olmamayı bir kusur sayarak bununla insanları o Yüce Peygamber'e tâbi olmaktan menetmek istiyorlardı.
3. O din düşmanları, m üs l umanlara bir şiddet, bir darlık gelince bununla ferahlanıyorlardı. İslâm varlığının yok olmasını bekliyorlardı. Tâ ki: Kendi kâfirce varlıkları devam etsin, yok olmaktan kurtulmuş olsun.
"Teşrik" Arap dilinde etleri doğrayıp kurutmak demektir. Vaktiyle bayramın birinci günü Mina'da kesilen kurbanların etleri, bayramın 2., 3. ve 4. günlerinde güneşte kurumaya bırakılırdı. Bu sebeple bu üç güne et kurutma günleri anlamında "eyyam-ı teşrik / teşrik günleri" denilmiştir.
"Tekbir" ise Allah'ı ululamak, yüceltmek demektir. Kurban bayramının arefe günü (9 zilhicce) sabah namazından başlayarak bayramın 4. gününe ikindi namazına kadar (13 zilhicce) ikindi namazı dahil farz namazlardan sonra
toplam 23 defa
"Allâhü ekber Allâhü ekber lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber Allâhü ekber ve lillâhi'l-hamd"
cümlesini söylemeye "teşrik tekbiri" denir.
İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre bu tekbirlerin söylenmesi kadın-erkek her Müslümana vaciptir.